Herkese Merhaba
Uzun zamandır bloga birşeyler yazmak istemiyorum.Bunun nedenini ise kendime şöyle açıkladım.Ne zaman bir durum olsa ve ya bir şeyler yapmaya kalksam bunu bloğuma da yazmalıyım diyorum ve o anı sadece bloğum için yaşamış oluyorum.Farklı şekilde bakıyorum ve kendim için bir şeyler yapmadığımı düşünerek daha mutsuz oluyorum.
Oysa ben bloğumu mutlu olduğum anılarımı,sevdiğim ürünleri ve zamanımı paylaşmak için açmıştım.
Şimdi biraz ara verdim ve bu arada daha da güçlendiğimi hissediyorum.Zorunluluk psikolojisinden çıktım yaptıklarımdan keyif aldım ve bunun olumlu sonucunda tekrar yazmaya başladım.Neyse bu akşam yazmak istediğim bu değildi.Biraz iç döktüm canım ne vaar :)
Sevgili Kardelen Blog Gizem'in Saksısı Kitap ve Güzellik ve Tek Aşk A blogu sahibeleri olarak Watsapp gurubunda Walky Talky Party olarak yaşadığım bu durumun genele yansıdığını gördük ve kendimiz için birşeyler yapalım dedik.
Vee film gecesi çıktı ortaya.
Seçtiğimiz film ise Aynı Yıldızın Altında
Filmle yine aynı ismi taşıyan kitabın yazarı John Green.Filmin vizyon tarihi ise 27 Haziran 2014 tü.
13 yaşında kanserle tanışan Hazel Grace'in 16 yaşında akciğerlerine su dolması sonucunda akciğerinin zarar görmesi üzerine oksijen tüpünü yanında taşır.Ailesinin sosyalleşmesini istediği Hazel kanserle mücadele eden grupların birinde ailesinin baskısıyla terapiye gitmeye başlar.Orada Augustus Waters ile tanışır.
Arkadaşlıkları gün geçtikçe daha da ilerler.Hazel hastalanır yoğun bakıma kaldırılır.O sırada Augustus da hastalanır acı gerçekle yüzleşir.Hazel'in hayali olan yazarla tanışmak için Amsterdam'a giderler orada aşklarını dile dökerler.Yazar onlara iyi davranmaz.Geri döndüklerinde Augustus için zor bir dönem başalr.Kendini ölüme hazırlar ve en yakını Hazel de ona destek vermektedir.O gün gelir ve Augustus ölür.Fakat ölmeden önce yapmıştır yapacağını.Yazara mail atar ve methiyesini edebileştirmesini ve merak ettiği soruları açıklamasını ister.
Filmin sonunda Augustus'un attığı maili Hazel okur.
Ve onlar için "tamam" "her zaman"dır.
Tabiki sulu göz biri olarak filmin son 25 dakikasını peçete kutumla izledim.İzlenmesi gereken bir film.İnsanın öleceğini bildiği halde ne zaman öleceğini bilmemesinin ne kadar iyi olduğunu düşündüm bu filmde.Ölümünü beklemek düşünülemez bir acı.Arkanda bırakacaklarının senden sonra yaşayacağı eksikliği bilmek çok kötü.Sanırım filmdeki yazar da bu yüzden devamını yazmamıştı.
İzleyin ve izlettirin efendim :)
Sevgiler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder